Aile Hukuku ve Alt Başlıkları
Aile, toplumun temel yapı taşlarından biridir ve aile içerisinde ortaya çıkabilen hukuki sorunların çözümü için Aile Hukuku devreye girer. Aile Hukuku, evlilik, boşanma, nafaka, velayet, mal rejimleri gibi konuları kapsayan geniş bir hukuki alanı ifade eder.
1-) NİŞANLANMA:
Nişanlanma, kadın ve erkeğin karşılıklı olarak evlenme vaadini içeren irade beyanında bulunmalarıyla ortaya çıkan bir tür hukuki ilişkidir. Ancak nişanlılık evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez. 4721 sayılı TMK’nın 118. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre nişanlanma, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça küçüğü ve kısıtlıyı bağlamaz.
Nişan evliliğe doğru atılan bir tür adımdır. Nişan atma neticesinde tarafların bir takım hakları tutulabilir. Bu yaptırımlar ; maddi ve manevi tazminat olabileceği gibi, alışılmışın dışındaki nişan hediyelerini geri vermek veya hazırlıkların parasını ödemek de olabilir. Burada doğan dava hakları, nişanlılığın sona ermesinden itibaren 1 yıl içinde zamanaşımına uğrar.
2-) EVLENME:
Evlilik, gerekli yasal şartlara sahip kadın ve erkeğin müşterek bir hayat kurmak üzere bir araya gelmesidir. Bu şartlar ; ayırt etme gücüne sahip olmak, kısıtlı olmamak, 17 yaşını doldurmuş olmaktır. Evlilik sıkı sıkıya şahsa bağlı bir hak olduğundan ancak ve ancak tarafların birbirlerine uygun irade beyanlarıyla gerçekleştirilebilir.
Evliliğin kesin veya kesin olmayan engelleri de söz konusudur.
Kesin olan evlenme engelleri şöyledir :
• Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında evlenme yasaktır.
• Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında evlenme yasaktır. Bu kişilerle yapılan evlilik mutlak butlanla sakattır. • Akıl hastaları evlenmelerinde tıbbi sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile anlaşılmadıkça evlenemezler. Buradaki söz konusu akıl hastalığı ayırt etme gücünü ortadan kaldırmayan akıl hastalığıdır. Zira ayırt etme gücü yoksa kişi evliliğin yasal şartlarını taşımamış olur zaten.
Kesin olmayan evlenme engelleri ise;
• Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez.
Eşlerin dava hakkının doğduğu evliliğin mutlak butlan halleri vardır. Evlenme sırasında taraflardan birinin zaten evli olması , evlenme sırasında sürekli bir ayırt etme gücü yoksunluğu bulunması , evlenmeye engel bir akıl hastalığının bulunması , evlenmeye engel hısımlığın bulunması halleri mutlak butlan ile sonuçlanır. Mutlak butlan davası, cumhuriyet savcısı tarafından resen veya ilgisi olan herkes tarafından da açılabilir.
Eşlerin dava hakkının doğduğu evliliğin nisbi butlan halleri vardır. Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk, yanılma, aldatma, korkutma hallerinde yapılmış olan evliliğin iptali istenebilir.
3-) BOŞANMA:
Boşanma, tarafların evlilik birliğini sona erdirmesidir. Boşanmanın genel ve özel sebepleri vardır. TMK’da düzenlenen özel nedenler ; zina, hayata kast/pek kötü ve onur kırıcı davranışlar, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığıdır. Genel nedenler ise ; evlilik birliğinin sarsılması, anlaşmalı boşanma ve ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebi ile boşanmadır.
Boşanmanın hukuki sonuçları iki kapsamda ele alınabilir.
• Kişisel sonuçlar : Evlilik birliğinin sona ermesi, yeniden evlenme imkanının doğması, kişisel durumların değişmesi veya korunması, kadın hakkında bekleme süresi, zamanaşımın işlemeye başlaması, mirasçılık sıfatının kaybedilmesi
• Mali sonuçlar : Ölüme bağlı tasarrufların hükümsüz hale gelmesi, mal rejiminin tasfiyesi, maddi tazminat, manevi tazminat, yoksulluk nafakası
4-) MAL REJİMİ:
Eşler arasındaki mali ilişkilerin evlilik birliği süresince veya bu birliğin sonlanması halinde hukuken nasıl olacağı mal rejimi kurallarına göre belirlenir. 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş ve mal rejimlerine dair birtakım yeni düzenlemeler getirmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesinden önce evlenmiş olan eşler için 01.01.2002 tarihine kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder.
Yeni kanuna göre tanımlanmış 4 temel mal rejimi vardır:
• Edinilmiş mallara katılma rejimi (TMK mad. 202/I): Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi ile eşlerden biri diğer eşte bulunan kişisel mallarını geri alacak, eşlerin edinilmiş malları da
eşit olarak bölüşülür.
• Mal ayrılığı: Mal ayrılığı rejimine göre 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 242. maddesinde düzenlendiği üzere eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur.
• Paylaşmalı Mal Ayrılığı: Paylaşmalı mal ayrılığı rejimin her iki tarafın da kişisel mallarını yönetmesi, tasarruf etmesi ve her eşin kendi mallarına ait borçlarından sorumluluğunun ayrı olmasıdır.
• Mal ortaklığı: Mal ortaklığı rejimi eşlerin edinilmiş malları ve her birinin kişisel eşyalarının toplamından oluşmaktadır.
5-) AİLE KONUTU:
Aile konutu aile bireylerinin bir arada yaşadığı düzenli ve sürekli ortak yaşam alanıdır. Ortak olması birçok hukuki sorumluluğu da beraberinde getirir. Konutun aile konutu olabilmesi için eşlerin birlikte konutun maliki olmaları zorunlu değildir. Kişilerin konut ile olan bağlılıkları hukuk sistemlerinde yasal anlamda koruma altına alınmıştır. Sadece eşlerden birinin mülkiyetinde olsa bile, aile bireylerinin aile konutu üzerinde birlikte zilyetlikleri söz konusu olmakta, aile konutu tüm aile bireylerince kullanılmaktadır. Bu sebeplerle aile konutu eşlere ve ailenin diğer bireylerine bazı haklar ve korumalar sağlamaktadır.
Bu haklardan en önemlisi TMK m.194 f.1 hükmü gereği diğer eşin açıkça rızası olmadan aile konutunu başkalarına devredemez, aile konutu üzerindeki hakları tapuda sınırlayamaz, (ipotek ve rehin tesis etmek vb.), aile konutunu kiralayamaz ve kira sözleşmesini sonlandıramaz.
Eşler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ofisimiz avukatları tarafından özenle yürütülecek birtakım hukuki sonuçlar olabilecektir: Aile Konutu Tespiti Davası, Aile Konutu İçin Açık Rıza Konusunda Hâkimin Müdahalesi Davası, Aile Konutunun Devrinin İptali Davası, Aile Konutuyla İlgili Kira Sözleşmesinin Feshinin İptali Davası, Aile Konutu Şerhinin (Kaydın) Konulması Davası, Aile Konutu Şerhinin Kaldırılması Davası, Aile Konutunun Muvazaalı Devrinin İptali Davası, Aile Konutuna El Atmanın Önlenmesi Davası
6-) EŞ VE ÇOCUKLARIN NAFAKA HAKKI:
Nafakaya ihtiyacı olan taraf, boşanma davasından sonra ayrıca bir nafaka davası açmak yerine halihazırda açılacak olan boşanma davasında nafaka talebinde bulunabilir.
Boşanmanın malisonuçlarından olan nafaka dörde ayrılır:
İştirak nafakası, Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesi uyarınca, boşanma veya ayrılık sonucunda velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocuklarına yönelik bakım ve eğitim giderlerine katılmasıdır.
Tedbir nafakası, boşanma davası öncesinde veya esnasında talep edilebilecek olup, ekonomik olarak daha elverişsiz durumda olan eşe diğer eşin ödeyeceği geçici nafaka türüdür.
Yoksulluk nafakası, boşanma hükmüyle birlikte boşanmada daha hafif kusurlu olan, ekonomik olarak yoksulluğa düşecek olan eşe diğer eşin ödeyeceği süreklilik arzeden nafaka türüdür.
Yardım nafakası, ihtiyaç halinde bir kişinin, yardım etmekle yükümlü olduğu yakınlarına ekonomik destek vermesi amacıyla hükme bağlanan nafaka türüdür.
7-) VELAYET:
Velayet; küçüklerin ve istisnai olarak kısıtlı ergin çocukların bakımını, korunmasını ve çeşitli yönlerden yetiştirilmesini sağlamak amacıyla, ana babanın, çocuklarıyla ilgili onların temsili konusunda sahip oldukları hak, yetki ve ödevler olarak tanımlanmaktadır. Velayet hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Bu sebeple hakkın devredilmesi veya haktan feragat edilmesi mümkün değildir. Evlilik devam ettiği sürece anne ve baba bu hakkı birlikte kullanırlar. Ancak evliliğin sona ermesi halinde çocuğun üstün yararı gözetilerek hakim kararıyla bi tarafa verilir .
Velayet; çocuğun çıkarları, yaşı, duygusal bağlılığının yoğunluğu, madden ve manen sağlıklı yaşam elverişliliği, kardeş ilişkileri göz önünde bulundurularak anne veya babadan birine verilir.
8) EVLAT EDİNME:
Evlilik birliği içinde olan eşlerin, evlat edindirilmeye uygun bir çocukla hukuki bağlar kurulmak sureti ile çocuk-ebeveyn ilişkisi oluşturulması halidir. Evlat edinme şartları için uygun olan ebeveynler ile çocuk arasında kurulan ilişki evlat edinmeyi tanımlar. Evlat edinme işlemleri yapılacağı zaman küçüklerin evlat edinilmesi ile kısıtlıların evlat edinilmesi sırasında uygulanacak hükümler farklıdır. Evlat edinme işlemi gerçekleştiğinde anne ve babaya ait olan hak ve yükümlülükler evlat edinen kişiye geçmektedir. Evlat edinme işlemi sonucunda mirasçılık hakkı
evlat edinilene geçer.
Evlat edinme işlemi kişilerin tek başına yapabilecekleri gibi birlikte de gerçekleştirebilecekleri türde bir işlemdir. Birlikte evlat edinmede eşler beraber başvuru yapar. Evli olmayan bireylerin birlikte evlat edinmesi mümkün olmamaktadır. Eşlerin evli olması durumunda en az 5 yıldır evlilik birliğinin sürüyor olması koşulu aranır ancak eşler 30 yaşını aşmışsa 5 yıllık evlilik süresini karşılamıyor olsalar da evlat edinebilmektedir. Evlat edinmek isteyen eş 2 yıldan az süredir evli ise 30 yaşını aşması durumunda eşinin başkasından olan çocuğunu evlat edinebilmektedir.
9-) SOYBAĞI:
Soybağı, bir kimse ile onun üstsoyu arasındaki ilişkiyi ifade eder. Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur.çocuğun evlilik içi veya dışında doğmuş olması bu bakımdan sorun teşkil etmez. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hakimin hükmü ile kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur.
Babalık karinesi adi bir karinedir, aksi ispatlanabilir. Koca, evlilik birliğinde doğan veya evliliğin sona ermesinden itibaren 300 gün içinde doğan çocuğun kendisinden olmadığını ispatlayabilir. Bu durum TMK m. 286’da soybağının reddi olarak düzenlenmiştir. Soybağının reddi davası, çocuk ve baba tarafından açılabilecektir. Davacı koca olduğunda, dava ana ve çocuğa karşı; davacı çocuk olduğunda dava ana ve babaya karşı açılacaktır.
Yukarıda anlatıldığı üzere; toplumun en küçük ve en değerli yapı birimi olan aile ile ilgili uyuşmazlıkların son derece önemli ve hayati olduğunu biliyoruz. Bu konuda mağduriyet yaşamamak adına kişilerin en iyi şekilde temsil edilebilmesi için sürecin iyi bir avukat tarafından yürütülmesi son derece önem arz etmektedir. Bu noktada PRESTİJ HUKUK&DANIŞMALIK olarak alanında uzman ve tecrübeli avukatlarımızın yardımı ile bu alanda sizi hak kaybına uğratmadan etkili ve hızlı bir şekilde haklarınızı korumak için avukatlık ve danışmanlık hizmeti sunmaktayız. Alanında uzman kadromuzdan destek almak isterseniz iletişim kanallarımızdan 7/24 bize ulaşabilirsiniz.