İdare Hukuku ve İdari Davalar
İnsanların refah bir şekilde hayatlarını idame ettirmek amacıyla oluşturulan örgütlerin en kapsamlısı olan Devlet, kuruluş amacına uygun olarak Kamu hizmeti adı verilen hizmetleri yerine getirmektedir. Devlet bu görevlerinin düzenli ve etkili yürütülmesine personel araç gereç mali imkan ve yetkilerle donatılan organı aracılığıyla yerine getirir. İşte bu organın adı idaredir.
Anayasa’nın “Devletin temel amaç ve görevleri” başlıklı 5. maddesinde bu durum şu şekilde hükme bağlanmıştır: “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır”.
Kamu hizmetini ve kamu gücünü kullanan idare önceden izinlerini almaya gerek duymaksızın vatandaşların hukuki durumlarında değişiklikler yapabilir, onları hak sahibi veya borçlu haline getirebilir. İdarenin bu yolda yapacağı işlemler herhangi bir makamın iznine tabi değildir.
Bundan dolayı idarenin eylemlerinin denetlenmesine bu gücün hukuka uygunluğunun sağlanmasına şahısların hak ve özgürlüklerinin koruma altına alınmasına gerek vardır.
İdarenin faaliyetlerinin hukuka uygun hale getirilmesi hukuk sistematiği içerisinde kalmasını sağlamak amacıyla oluşturulan denetim idari yargı denetimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinde yer alan, “idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır” hükmü bu hususa işaret etmektedir.
İdare hukuku, yeni, bağımsız, pozitif, mevzuat birliği olmayan, içtihadi ve bir statü hukukudur. İdari Yargı uyuşmazlıklarının tamamında iki taraf bulunmaktadır, bir tarafta idari işlemlere muhatap olan kişiler bulunurken, diğer tarafta kamu gücünü elinde bulunduran İdareler bulunmaktadır. Herhangi bir idari konuda sorun yaşayan yada idarelerden herhangi birinin yaptırımına muhatap olan kişilerin bu tehditten kurtulmak için tüm kamu imkanlarını elinde bulunduran bu idarelere karşı kendilerini iyi bir şekilde savunmaları gerekmektedir.
Kamu güç ve yetkisini bu derece elinde bulunduran kurumlar karşısında vatandaşların kendilerini savunmaları oldukça güçtür. Zira savunmaların da yeterli gerekçelerle hazırlanması gerekir.
İdare Hukuku alanının çok geniş olması ve idari davalarındaki savunmaların teknik bilgi gerektirmesi, bu konuda ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde İdari Yargı Uzmanından yardım almayı zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle haklarında işlem yapılan kişilerin, alanında Uzman, Mevzuata ve Uygulamalarına hakim İdare Avukatından hukuki destek alınması hak kaybını en aza indirecektir.
A-) İdari Yargıda Dava Türleri
2577 sayılı İdari Yargılama Kanunu’nun İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı başlıklı 2. Maddesinde belirtildiği üzere idari dava türleri şunlardır:
• İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
• İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
• Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
B-) İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması
İdare tarafından alınan idari işlemler hiçbir makamın onayına gerek olmaksızın kendilerinden yürütülme özelliğine sahiptirler. Bir idari işlemin bu özelliğe sahip olabilmesi için hukuk uygun olması da gerekmez. İdare tarafından geri alınıncaya ya da yargı mercilerince iptallerine karar verilinceye kadar yürütülmeleri zorunludur. İdari işlemler, iptal edilinceye kadar uygulanmaya devam eder. Bir idari işlem hakkında iptal davası açılmış olsa bile idari işlemin icrailiği söz konusu olduğundan uygulanması durmaz ve ertelenmez.
Danıştayda veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz. Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.
Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez.
Dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin durdurulması isteminin yerinde olmadığı anlaşılırsa, davalı idarenin savunması alınmaksızın istem reddedilebilir.
Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mahkemesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hakim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz edilen merciler, dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara bağlanır. Yürütmenin durdurulmasına dair verilen kararlar onbeş gün içinde yazılır ve imzalanır. Aynı sebeplere dayanılarak ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz.
Yukarıda anlatıldığı üzere kişilerin; kamu gücü karşısında en iyi şekilde temsil edilebilmesi için sürecin iyi bir avukat tarafından yürütülmesi son derece önem arz etmektedir. Bu noktada PRESTİJ HUKUK&DANIŞMALIK olarak alanında uzman ve tecrübeli avukatlarımızın yardımı ile bu alanda sizi hak kaybına uğratmadan etkili ve hızlı bir şekilde haklarınızı korumak için avukatlık ve danışmanlık hizmeti sunmaktayız. Alanında uzman kadromuzdan destek almak isterseniz iletişim kanallarımızdan 7/24 bize ulaşabilirsiniz.